Seiko’nun 1960 yıllında konusunda en uzman saat üreticilerini bir araya getirip Grand Seiko markasını geliştirmesindeki amaç, dönemin üst düzey İsviçre saatleriyle rekabet edebilecek derecede hassas, uzun ömürlü, takması rahat ve güzel bir saat üretmekti. Aradan geçen 60 yılın ardından Seiko’dan bağımsız yönetim ofisiyle ilerleyen Grand Seiko, kendi sınıfındaki saatlerin de üstünde diyebileceğimiz yenilikçi mekanik ve tasarım atılımlarıyla son yılların en çok tercih edilen lüks saatlerinden oldu.

SBGM221G vintage tasarımına mavi renkli GMT kolu ile renk getirmiş
Açık konuşmak gerekirse lüks saat olarak Rolex, Panerai, Hublot, Omega ve benzeri saatler dururken Seiko neden Grand Seiko gibi ayrı bir marka ile bu lige girmeye çalışır hiç anlamazdım. İsviçre ligi bambaşka bir lig ve Seiko hayranları olarak biz, bambaşka bir ligdeyiz diye düşünürdüm. Bunu söylerken de hiçbir ligi birbirinden daha üstte ya da altta görerek değil, iki ligi de birbirinden tamamiyle ayrı spor dalları gibi düşündüğüm için söylüyorum. Yani bizim lig daha çok kullanışlılığa ve performansa yönelik kafa patlatırken, İsviçre ligi ulaşılmazlığa, lükse ve sanatsal inceliğe yatırım yapıyor diye görürdüm.

Grand Seiko üretim merkezi, laboratuvar ortamı denebilecek bir alana benziyor
ABTsaat‘in 3. neslinin yöneticiliğini yapan ve Dünya saat piyasasını avucunun içi gibi iyi bilen Turan Bekar, Kanada’da olmama rağmen benden şirketin dijital yatırımları için yardım istediğinde söylediği şey çok açıktı: “Seiko ve Grand Seiko ile beraber artık daha çok kendimizi anlatmamız gerekiyor çünkü markalarımız başka bir lige geçiyor.”

9S66 kalibre mekanizmalar tek tek elle ayarlanıyor
Grand Seiko, 21 yıl önce ilk defa piyasaya sürdüğü Spring Drive teknolojisi gibi birbirinden üst buluşları ile saat yapımcılığı konusunda bütün Dünya için yepyeni sayfalar açtı ve artık, bunun meyvelerini toplamaya geçtiği bir dönemde. Seiko’da her zaman sevdiğimiz kullanışlılık ve performans yine en önde tabii ki ama bu sefer lüks saatlerde gördüğümüz mekanik mükemmellik ve sanatsal incelik de eklenmiş, hem de halen ulaşılabilir değerlerde.

MEMS teknolojisi geliştirilen saat yayları çok dayanıklı
Grand Seiko‘nun tarihini anlatacağım ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum ama bugünkü yazımızda SBGM221G olarak kodlandırılan saati sizlere anlatacağım. Grand Seiko’nun Elegance Koleksiyonu‘nda bulunan saatimiz, Grand Seiko‘nun diğer modelleri arasında fiyatı daha uygun modellerinden bir tanesi olmasına rağmen, sahip olduğu özellikler ile fiyatı çok daha yüksek bir çok markanın saatlerini açık ara geride bırakıyor.

Kutu şekilli yansıma önleyici kaplaması ile safir cam, kadranı çok okunaklı kılıyor
Bu yazıyı aslında siz sevgili okuyucularımız için birkaç gün önce bitirmem gerekiyordu ama sağdan soldan okuduğum değerlendirme yazıları ile yetinmek istemedim ve saati bir de elimde tutmak, anlatılanları deneyimlemek istedim. Evime en yakın Grand Seiko da satan bir saatçiye gittim. Kolumdaki Rolex Submariner düğün hediyesi olarak bana verilmiş olmasa, oracıkta takas ederek bu saatle dükkandan çıkabilirdim; bu saati o kadar beğendim. (minik bilgilendirme: Kanada’daki saat dükkanları satışçıları oldukça agresif satışçılar ve bu gibi teklifleri hemen gözünüzün önünde yapabiliyorlar. Siz ilgilendiğiniz saati incelerken adamlarda hemen sizin saatinizi alıp silmeye ve büyüteciyle incelemeye başlıyor. Ben SBGM221G‘yi incelerken adam hemen Rolex’imi kaça alacağını söyledi, aradaki farkı hesapladı ve bana ödeyeceği parayı saymaya başladı. İnanılır gibi değil!)
Evet satışçı agresifti ama benim gözlerim SBGM221G‘yi kolumda görünce öyle parlamış olmalı ki, beni kesin alıcı olarak değerlendirmiş olmalı. Bir kere saatin fotoğraflar ile asla anlatılamayacağı en önemli özelliği fildişi rengindeki kadranı ve onun o garip gözlerinizi kadrana hapseden yansıması. Fotoğraflarda ya beyaz gibi ya da krem gibi görülüyor ama kolunuzda, çıplak gözle baktığınızda o rengin verdiği his tüylerinizi diken diken ediyor. Yani ben daha önce bu tonlarda bir kadran rengiyle hiç karşılaşmadım. Kolunuzda sanki asırlık ama hiç kullanılmamış bir saat varmış gibi hissediyorsunuz.

SBGM221G geleneksel, yıllanmış saatlerde olan bir havaya sahip
Kadran sizi sadece rengiyle şaşırtmıyor. Kolumdaki Rolex’ten lug-to-lug ,yani kulaktan kulağa, ölçüsü birazcık daha küçük olmasına rağmen, kadranı daha geniş ve okunaklıydı. Gayet tabii ki Rolex Sabmariner’in çevresindeki bezeli de buna bir etkendi ama böylesi okunaklı bir kadran çok hoşuma gitti. Grand Seiko birazcık daha kalın olmasına rağmen aşağı doğru bükük kulak tasarımından ve saatin arkasının bileğinize tam oturmasından dolayı kolumda çok daha rahat hissettim. Aynı zamanda kalınlığının diğer bir nedeni bileğinize doğru değil, safir camın kutu gibi dışarı doğru olan bombesinden kaynaklanıyor ve yansıma önleyici kaplaması ile kadranın içini çok daha okunaklı kılıyor. (SBGM221G’nin tam ölçüleri tıklayınız.)

SBGM221’in arkası düz ama öne doğru çıkıntılı safir bir camı var
Koleksiyonumda sahip olduğum diğer ‘dalgıç’ saatleri ile karşılaştırmak pek yanlış olur ama şık saat olarak sınıflandırabileceğimiz SBGM221G‘nin kasa tasarımını çok ‘nazik’ olarak betimlemek istiyorum. Burada paylaşmak istediğim kasanın cilasından öte, şeklinin sert ya da açılı olmaması ki bu, ona çok değişik bir karakter katıyor. Açık kasası ve bu göze hoş gelen dizaynı ile 3 bar su geçirmezliği bulunuyor saatimizin; belki bunu bazılarınız az bulabilir ama böyle bir saat giyen kimsenin, saatiyle denize atlamak isteyeceğini zannetmiyorum.

SBGM221’in tasarımı çok nazik ve elit bir görünümü var
Grand Seiko’nun en önemsediği ve liginde tartışmasız liderliğini koruduğu en önemli konusu ise kasaya, kasa kenarlarına ve geriye doğru eğimli bezel duvarlarına uyguladığı yüksek düzeyde cilalanmış yüzeyleri. Farklı teknikler kullanılmadan iki boyutlu derinliklere çok net olarak uygulanmış bu parlaklıktaki işlem, ne yazık ki yine, fotoğraflarla anlayabileceğiniz bir detay değil. Belki de saatçide bu saati koluma taktığımda gözlerimi parlatan ikinci neden bu olabilir.

Zaratsu tekniği ile tüm derinlikler mükemmel bir şekilde cilalanmış
Grand Seiko’nun bu hayranlık uyandıran cilalama tekniğine “Zaratsu” adı veriliyor ve Seiko’nun 1950’lerde kullanmaya başladığı bir makinanın Almanca isminden türediği düşünülüyor. Çok eski zamanlarda kullanılan bu cilalama makinasının özelliği, cilalama diskinin kenarlarının kullanılarak çalıştırılması. Endüstride artık kullanılmayan bu makinaları kullanmayı bilen ve Grand Seiko’larda gördüğümüz nefes kesen parlaklığı sağlayabilen usta sayısı da çok az. Yani bu makinayı bu ustalıkla kullanabilmek için senelerce bu makinayla mesai harcamanız gerekiyor.

İşte bu bahsi geçen makina ve fotoğrafta gördüğünüz usta çok az sayıda kişinin yapabildiği bir işi yapıyor
Gözümü alamadığım kadrana geri dönecek olursak, zamanın döngüsünü harika bir şekilde anlatan imlerin tasarımı. Dakika imleri kadrana basılmış ve saat imleri de yine harika bir şekilde cilalanmış. Çok yakından baktığınızda gözlerinize inanamıyorsunuz ama minnacık saat imleri toplam 9 ayrı yerinden Zaratsu tekniği ile parlatılmış. Dakika aralıkları ve saat aralıkları tek kelimeyle mükemmel bir şekilde ayarlanmış. İşte Grand Seiko’nun asla terk etmeyeceğiz dediği mükemmellik burada kendini gösteriyor.

Minicik her bir metal saat imi 9 ayrı yerinden Zaratsu tekniği ile cilalanmış
Grand Seiko’nun 1960 yılında ürettiği saatten bu yana klasik olan Dauphine stili kollar kenarlarından çok minik eğimli ve yine harika bir şekilde cilalanmış saniye kolu ise kıl kadar ince diyebileceğimiz bir şekilde. Gelelim her yerde yazan ve benim de çok merak ettiğim her birinin tek tek elle renklendirildiği, ısıtılarak rengini bulan mavi GMT koluna. Gittiğim saatçide ikinci bir SBGM221G yoktu ama yazılanlara göre, terzi usulü elle renklendirilen bu GMT kollarının hepsi aynı tonda oluyormuş.

Gördüğünüz bu usta her bir GMT koluna mavi rengini veren işlemi uyguluyor, tek tek ve elleriyle
Tasarım özelliklerinde son olarak metalik çerçeve içinde baskılı yazılar gösteren tarih penceresine değinelim. Saat imlerine uyum gösteren bu çerçeve yine harika cilalanmış ve krem rengi dediğimiz kadran üzerinde harika bir uyumla duruyor. Tarih penceresi, bence, saat imleri, 24 saat yazıları ve dakika imlerinin harika tasarımı ile “zamanın döngüsü” hissiyatını biraz bozmuş ama tabi bu benim kendi yorumum; yani GMT bir saatte tarih göstergesi olmaması da biraz garip olurdu sanırım.

Yine Zaratsu ile cilalanmış tarih penceresi saat 3 yönünde
Saatin en önemli konusu ise 9S66 otomatik GMT mekanizması. 3 günlük güç rezervi bulunan bu makinanın, günde +5/-3 ölçümlenmiş hassasiyeti bulunmaktadır. Akrebi ileri ve geri olarak, saat saat atlatarak ayarlayabiliyorsunuz ve tarihi de bu şekilde ilerletebiliyorsunuz. 24-saat kolu ise her zaman göstermesini istediğiniz saate ayarlıyorsunuz ve değiştirmek zorunda kalmıyorsunuz, yani tam anlamıyla GMT bir saatten bekleyeceğiniz bir gösterim şekli.

9S66 GMT mekanizma 72 saat güç rezervi bulunuyor
Daha önce söylediğim gibi kasanın arkası açık ve bu bahsi geçen 9S66 kalibreyi gösteriyor. 200 küçük parçadan oluşan makinanın her parçası yine ayrı ayrı işlenmiş ve Grand Seiko amblemi oyulmuş. 35 taştan oluşan mekanizmanın taşlarında Grand Seiko’nun aslan amblemlerini görebiliyorsunuz ama sadece harika bir görüntüden ibaret değil bu makina. Teknik olarak da bir tasarım harikası. Takıldığında yüksek hassasiyet ve stabilite sağlanması için son teknolojiye sahip balans, eşapman parçaları MEMS teknolojisi ile üretilmiş yani bu parçalar %25 kadar daha hafif ve küçücük. Yine kendi buluşları olan manyetik önleyici saat yayı, şoklara, sıcağa ve aşınmaya karşı çok daha dayanıklı.

SBGM221’in kasa arkası açık ve GS amblemini görüyorsunuz
Krokodil kahverengi deri kayışı, iç tarafı ile beyaz iplikle dikilmiş ve özel katlanarak ayarlanabilen tokası ile geliyor. Tokadaki çelik minik parçaların bile yine Zaratsu tekniği ile cilalandığını hatırlatmakta fayda var ve bu özel tokası sayesinde kolunuza göre bir kere ayarladıktan sonra, saati takıp çıkartırken derisini sürekli çekiştirmediğiniz için inek derisi daha uzun ömürlü oluyor.

Kahverengi krokodil deri kayışı beyaz iplikler ile dikilmiş
Anlata anlata bitiremediğim bu harika saatimizi daha iyi hissetmeniz için YouTube’da bulduğum bazı güzel videoları da yazının sonuna ekledim. Saatimiz Mayıs ayında teslimatlı olarak ABTsaat mağazalarında satıştadır ve kesinlikle tavsiyemdir efendim. SBGM221G dışında Kanada’da kolumda deneyerek sizlere anlatmamı istediğiniz başka Grand Seiko saatler varsa lütfen yazının yorumlar kısmına yazın.
Bu arada, E-Ticaret sitemizin Grand Seiko bölümüne buraya tıklayarak girebilir, mağazalarımızda an itibariyle hangi saatlerin olduğunu öğrenebilir ve siz de henüz almayacak olsanız bile bu eşsiz parçaları kolunuzda – benim Kanada’da yaptığım gibi – deneyimleyebilirsiniz.
Gelirken maskenizi takmayı unutmayın lütfen! 😉
Not: Fotoğraflar Worn&Wound’dan alınmıştır.
Bir cevap yazın